Mehmet Murat Yıldırım
Bu, hukukun değil, korkunun dili.
Bu, “ahlâk” adına insanı insandan koruma bahanesiyle varoluşu hedef alan bir yasadır.
Bir devlet, yurttaşlarının kimliklerine karışıyorsa, onların nasıl yaşayacaklarına, nasıl seveceklerine hükmetmeye çalışıyorsa, orada artık adalet değil, ideoloji hüküm sürüyordur.
Ben LGBTİ+ değilim.
Ama onların yaşadığı ayrımcılığı, dışlanmayı, tehdidi izledim, yazdım, tanıklık ettim.
Ve şunu çok iyi biliyorum: Onlara yapılan, sadece onlara yapılmaz.
Bir topluluk susturulursa, ardından diğerleri sıraya dizilir. Bugün “ahlâka aykırı” denilen, yarın “farklı düşünen” olur, sonra “eleştiren”, “sorgulayan”, “susmayan” olur.
Bu yasa, LGBTİ+ bireylere değil, bütün topluma atılmış bir zincirdir.
Çünkü birinin özgürlüğü kısıtlandığında, aslında hepimizin alanı daralır.
Korkunun kanunlaştığı bir yerde kimse özgür değildir.
Adaletin görevi, ahlâk bekçiliği yapmak değil, insanın onurunu korumaktır.
Ama bugün “ahlâk” adına kurulan her cümle, aslında nefretin süslenmiş halidir.
Ve biz, bu nefretin normalleşmesine sessiz kalırsak, yarın adaletin mezar taşına hep birlikte isimlerimizi kazırız.
Susmamak, yalnız onların değil, hepimizin borcudur.


