KÜLTÜR & SANAT

Tümü

Karikatür Sanatıyla Direnen Bir Çizgi: Musa Keklik’le Kuşadası’nda Buluşma

(1 Gün, 20 Saat önce)
Geçtiğimiz günlerde Kuşadası Engelsiz Engelliler Yaşatma Derneği Başkanı Devrim Deniz İnce ile birlikte karikatür sanatçısı Musa Keklik’i atölyesinde ziyaret ettik. Karikatürün toplumsal gücü, sanatın muhalif dili ve sanatsal üretimin sorumluluğu üzerine derin bir sohbet gerçekleştirdik. Ziyaretimiz sırasında Özgür Yurttaş için kısa bir söyleşi yapmayı da ihmal etmedik.

Elif Gamze BOZO

 

Musa Keklik Kimdir?

 

1981 yılında Siirt’te doğan Musa Keklik, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra öğretmenliğe başladı. Eğitim yönetimi alanında yüksek lisans yaptı. Felsefe öğretmeni kimliğinin yanı sıra, Türkiye Karikatürcüler Derneği üyesi olan Keklik, 2002 yılından bu yana karikatür sanatına önemli katkılarda bulunuyor.

 

Başlangıçta mizah dergilerinde çizmeye başlayan Keklik, zamanla düşünce odaklı ve evrensel karikatürlere yönelerek, yazısız karikatürleriyle yurt içi ve yurt dışında pek çok sergi ve yarışmada yer aldı. Leman, Penguen, Cumhuriyet, Evrensel gibi yayın organlarında eserleri yayımlandı; çizimleri hâlen Sancı ve Ayar dergilerinde sürmektedir.

 

Ulusal ve uluslararası çapta otuzdan fazla ödüle layık görülen sanatçı, 2016 yılında Çin’de düzenlenen karikatür yarışmasında Facebook’un bireyler üzerindeki etkisini ele aldığı “Sosyal Deformasyon” adlı çalışmasıyla Dünya Birinciliği kazandı. İstanbul ve Kuşadası’nda üretimlerine devam ediyor.

 

“Karikatür, Görünmeyeni Gösteren Bir Direniştir”

 

Keklik, karikatürün tarihsel olarak her zaman düşündüren, sorgulatan ve rahatsızlıkları açığa çıkaran bir güce sahip olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

 

“Karikatürün hâlâ toplumu saracak, düşündürecek gücü olduğuna inanıyorum. Yüzyıllardır böyle; çünkü karikatür toplumsal çelişkileri çok sert ve net bir şekilde ifade eder. Görünmesi zor olan rahatsızlıkları toplum belleğine kazandırmaya çalışır.”

 

“Sansür Sıradanlaştı, Ama Çizgimiz Direniyor”

 

Sanatın baskı ortamlarında nasıl bir sınav verdiğine dair sorumuza ise şöyle yanıt veriyor:

 

“Sansüre uğramak artık olağan. Çünkü karikatür doğası gereği muhaliftir. Ezilenden, ötekileştirilenden yanadır. Bazen otosansüre zorlanıyoruz. Ama ya bedeli göze alıyorsunuz ya da çizdiğiniz çizgiyi yumuşatıyorsunuz.”

 

“Karikatür Bir Yaşam Biçimidir”

 

Toplumsal konularla ilişkiyi bir görev değil, yaşam biçimi olarak gören Keklik, çizdiği her eserin bir mesaj taşıması gerektiğine inanıyor:

 

“Çizdiğimiz her karikatür; çevre, adalet, savaş ya da sürdürülebilirlik gibi sorunlara dikkat çekmeye yönelik bir çabadır. Bu benim kalemimin en büyük figürüdür. Karikatüristler olarak rahatsızlıkları görünür kılmakla sorumluyuz. Bu artık bir sanat değil, bir yaşam biçimidir.”

 

“Sadece Güldürmek Karikatürü Eksiltir”

 

Karikatürü salt eğlencelik bir mizah olarak görmediğini vurgulayan Keklik, sanatının temel amacının düşündürmek olduğunu dile getiriyor:

 

“Mizah sadece güldürmekle sınırlı olmamalı. Karikatürü var eden en büyük şey onun muhalif, eleştirel kimliğidir. Düşündürmeli, eleştirmeli, sorgulatmalı… Elbette bunu yaparken çizgisel estetik ve espiriyle kendini ifade eder.”

 

Sonuç Yerine

 

Sanatıyla düşündüren, muhalefeti çizen, çelişkileri görünür kılan Musa Keklik, karikatürü sadece bir sanat dalı olarak değil; toplumsal hafızaya işleyen bir direnç biçimi olarak tanımlıyor. Kuşadası’ndaki atölyesinde sürdürdüğü üretimleri, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluğun ürünü.


İSTANBUL
EURO
45.8819
DOLAR
39.5502
ARŞİV