Elif Gamze BOZO
CHP’li Nazlıaka’nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;
“Türkiye’de gelir adaletsizliği derinleşiyor"
Nazlıaka, Türkiye’de sosyal politikaların en büyük sorunlarından birinin gelir adaletsizliği olduğunu vurguladı. Özellikle Batı bölgeleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu arasında sosyoekonomik uçurumların devam ettiğini belirten Nazlıaka, “Dezavantajlı grupların eğitime, sağlığa, istihdama ve adalete erişimde ciddi zorluklar yaşadığı bir gerçek. Sosyal yardımlar ise bireylerin bağımsız yaşam hakkını desteklemek yerine onları sistem içinde bağımlı kılacak şekilde organize ediliyor” dedi.
Kurumsal kapasite eksikliklerine ve kurumlar arası koordinasyon sorunlarına dikkat çeken Nazlıaka, çözümün şeffaf, kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalardan geçtiğini ifade etti.
"Toplumsal cinsiyet eşitliği için zihniyet devrimi şart"
Sosyal politikaların toplumsal cinsiyet eşitliği üzerindeki etkisine değinen Nazlıaka, kadınların iş gücüne katılımının artırılması için daha somut adımlar atılması gerektiğini belirtti. “Kreşler ve bakım merkezlerinin sayısının artırılması, doğum izinlerinin düzenlenmesi ve kadın girişimcilerin desteklenmesi gerekiyor” diyen Nazlıaka, hükümetin “anneliği en büyük kariyer” olarak gören yaklaşımını eleştirdi.
Kadınların toplumsal hayata eşit katılımını sağlamanın yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda zihniyet değişikliğiyle mümkün olacağını vurguladı: “Eşit işe eşit ücret, güvenli çalışma ortamları ve cinsiyet eşitliği odaklı eğitimler artık lüks değil, bir zorunluluk.”
“Sosyal yardımlar güçlendiren bir yapıya dönüşmeli"
Nazlıaka’ya göre, sosyal yardımlar bireyleri yalnızca kısa vadede desteklemek yerine, onların ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlayacak mekanizmalara dönüşmeli. “Nakit yardımların ötesine geçilmeli, bireylerin mesleki eğitimle ve girişimcilik destekleriyle güçlendirilmesi sağlanmalı. Uzun vadeli, sürdürülebilir bir sosyal yardım anlayışına geçilmesi gerekiyor” dedi.
Nazlıaka ayrıca, sosyal yardımların dağıtımında şeffaflık ve hesap verebilirliğin esas alınması gerektiğini, yerel yönetimlerin bu alanda daha etkin bir rol oynayabileceğini ifade etti.
“Engelli bireyler için erişim, bir ayrıcalık değil haktır”
Engelli bireylerin toplumsal hayata tam katılımını sağlamak için yapılması gerekenleri sıralayan Nazlıaka, kamu binaları ve toplu taşıma araçlarının erişilebilir hale getirilmesinden eğitimin kapsayıcı hale getirilmesine kadar birçok somut öneri sundu.
“Erişilebilirlik bir lütuf değil, haktır. Engelli bireylerin bağımsız yaşam hakkını güvence altına alan politikalar geliştirilmelidir” diyen Nazlıaka, toplumsal farkındalık kampanyalarıyla engelli bireylere yönelik ayrımcılıkla mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Kadın ve çocukların sosyal hayata katılımında yerel yönetimler kilit rol oynuyor"
Nazlıaka, kadınların ve çocukların sosyal hayata katılımını artırmada yerel yönetimlerin oynadığı kritik rolü vurguladı. Kreşlerin yaygınlaştırılması, kadınlara yönelik mesleki eğitimlerin düzenlenmesi ve çocuklara yönelik kültürel ve sportif etkinliklerin artırılması gerektiğini ifade etti.
“Yerel yönetimler, toplumun en dezavantajlı kesimlerine doğrudan ulaşabilecek kapasiteye sahip. Bu nedenle merkezi yönetimle iş birliği içinde çalışmaları gerekiyor. Ancak AKP’nin STK’ları ve yerel yönetimleri yok sayan tutumu işleri zorlaştırıyor” dedi.
"Kadın engelliler için çift boyutlu politikalar gerekli"
Kadın engellilerin yaşadığı çifte dezavantajlı duruma da dikkat çeken Nazlıaka, bu gruba özel politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Kadın engellilere yönelik ayrımcılık ve eşitsizliklerin önlenmesi için daha kapsayıcı yaklaşımların benimsenmesinin şart olduğunu ifade etti.
"Yoksulluğu yönetmek değil, yok etmek gerek”
Nazlıaka, sosyal politikaların temel amacının bireyi desteklemek değil, onu güçlendirmek olması gerektiğini belirterek şu ifadelerle konuşmasını sonlandırdı: “AKP’nin yaptığı gibi yoksulluğu yönetmek yerine, yoksulluğu yok etmek için bir irade ortaya koymak şart. Ancak bu şekilde toplumsal eşitlik ve refah sağlanabilir.”
