YAZARLAR

Tümü

Olmazsa Olmazımız Devrimci Dayanışma Olmalı

(1 Gün, 18 Saat önce)
Son günlerde, başta sosyal medya olmak üzere, bir fotoğraf dolaşıyor: İbrahim Kaypakkaya’nın mezarına yerleştirilen güvenlik kamerasının görüntüsü. Bu güvenlik önleminin neden alındığı bilinmiyor. Ancak bazı sol çevrelerde bu fotoğrafın ağır sansüre uğraması ve görünmez kılınma çabası, korkuların anlamsızlığını gözler önüne seriyor. Her çevrenin kendi kayıplarını anarken diğerlerini yok sayması, aslında ölü eti çiğnemekten farksızdır. Oysa tarih, bunun tam tersi örneklerle doludur.

Sinan CANTÜRK

 

Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya, 71 Devrimci Hareketi’nin önderleri olarak tarihteki yerlerini aldılar. 60’lı yıllarda devrimci düşüncelerin ülkemizde gelişmesi, 68 Gençlik Hareketi’nin estirdiği devrimci rüzgarla birleşince, devrimci mücadele çizgisi de gelişmeye başladı.

 

Reformist mücadele anlayışına başkaldıran ve gençlik içinde öne çıkan devrimci önderler, 70’li yılların başında ideolojik-politik ayrışmalarla farklı devrimci örgütlenmeleri oluşturdular.

 

Farklı örgütlerde yer almalarına rağmen bu önderler, Türkiye Devrimci Hareketi’nde yeni bir yol açtılar. Ayrı yürüdüler ama devrimci dayanışma içinde oldular. “Emekçilerin talepleri ve devrimin çıkarları her şeyden önemlidir” diyerek öne atıldılar. Devrimci mücadeledeki kararlılıklarıyla düzene doğrudan karşı durdular. Kısa ama onurlu yaşamlarında, devrim için gösterdikleri sınırsız fedakârlıkla, birlikteliğin en ileri hali olan devrimci dayanışmayı pratikte bizlere gösterdiler.

 

Hatırlanacağı üzere, 12 Mart faşist darbesinin ardından emekçi halkımıza ve devrimci harekete yönelik baskı ve sindirme politikaları başlatıldı. Devrimci halk hareketini ezip dağıtmak için bir yandan emekçilere saldırılırken, diğer yandan emekçilerin kurtuluşu ve özgürlüğü için mücadele eden devrimcilere yönelik bir sürek avı başlatıldı. Gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam cezasına çarptırıldılar. Bu idamları engellemek için Mahir Çayan ve yoldaşları ortak bir eylem gerçekleştirdi. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de sloganlar atarak şehit düştüklerinde, tarihe yalnızca devrimci kahramanlıklarıyla değil, aynı zamanda devrimci hareketin mayasına kattıkları dayanışma bilinciyle geçtiler.

 

Bir başka gençlik hareketi önderi olan İbrahim Kaypakkaya ise, 31 Mayıs 1971’de Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga’nın katledilmelerine yol açan olayları en etkili biçimde protesto ederek devrimci dayanışmanın bir başka örneğini sergiledi. Mahir Çayan, dokuz devrimciyle birlikte 30 Mart 1972’de kahramanca şehit düşerken; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972’de idam edilirken, ölümü korkusuzca devrim ve sosyalizm sloganlarıyla karşıladılar. İbrahim Kaypakkaya ise 18 Mayıs 1973’te işkencede katledildiğinde, “ser verip sır vermeyen” komünist bir önder olarak belleklere kazındı.

 

Toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçi yığınların örgütsüz ve dağınık olması, aslında bizim eksikliğimizdir. Bu bilinci kuşanarak bu durumu aşmak öncelikli görevimizdir. Emekçilerin alternatifsiz olmadığını pratikte göstermek için, 71 Devrimci Hareketi'nin yarattığı fedakârlık, dayanışma ve birlikte mücadele ruhunu sahiplenmeli; Deniz, Mahir ve İbo’nun mirasını kendimize düstur edinerek öne çıkmalı ve güçlerimizi birleştirmeliyiz.

 

Mahir, Deniz, İbrahim, Ulaş ve tüm devrim şehitleri, emekçi halklarımızın kurtuluşu için yaşamlarını feda etmekten geri durmadılar. Bugün onların ardılları olarak bize düşen görev; onları toprak altında üzmeden, devrimci miraslarına sahip çıkarak mücadeleyi her yerde, her alanda sürdürmektir.

 


İSTANBUL
EURO
44.2706
DOLAR
39.0626
ARŞİV