Mehmet Murat YILDIRIM
Yıl 2025. Mayıs sonu.
YouTube’da derin bir sessizlik…
Grup Yorum’un 454 videosu bir gecede görünmez oldu. “Millî güvenlik ve kamu düzeni” gerekçesiyle erişime engellendi. Toplamda 205 milyon kez izlenmiş videolar, 56 ayrı kanalda yayınlanıyordu. Spotify’da ise albümler eksildi, bazı şarkılara erişim kesildi. Tüm bunlar, Grup Yorum üyesi Ali Aracı’nın “kuyu tipi” hapishanelere karşı başlattığı süresiz açlık grevinin 100. gününe denk geldi.
Bu bir tesadüf mü? Yoksa politik müziğe karşı yürütülen çok yönlü bir susturma stratejisi mi?
Grup Yorum: Bir müzik grubundan fazlası
1985 yılında kurulan Grup Yorum, sadece melodileriyle değil; eylemleri, konserleri, grevlerdeki varlığı, ölüm oruçları ve açlık grevleriyle bir hafıza mekânı oldu.
1987’den bu yana Türkiye ve Avrupa’nın birçok kentinde verdikleri konserlerle milyonlara ulaştılar. İnönü Stadyumu’nda 55 bin kişilik konser, dünyada bile ender rastlanır bir başarıydı. Ancak bu görünürlük, beraberinde yoğun baskıları da getirdi:
Grup hakkında bugüne dek 400’den fazla dava açıldı. Onlarca üyesi tutuklandı.
Albümleri toplatıldı, konserleri sistematik şekilde yasaklandı. Ve en ağır bedeller, ölüm oruçlarında ödendi.
Helin Bölek, İbrahim Gökçek: Yaşamak için ölmek
2020 yılında Helin Bölek ve İbrahim Gökçek, Grup Yorum üzerindeki baskılara karşı başlattıkları ölüm oruçlarında yaşamlarını yitirdi. Helin 288. günde, İbrahim ise 323. günde.
Bu iki isim, yalnızca müziğin değil, onurun, direnişin, adalet arayışının ve inancın adı oldu. Bugün dinlenemeyen her şarkı, onların sessizliğini daha da yüksek sesle yankılıyor.
Zindanlarda yankılanan ezgiler
Bugün Grup Yorum üyesi Ali Aracı, F tipi izolasyon koşullarına karşı açlık grevinde. Tam 100 günü geride bıraktı. O gün bir çağrı yaptı:
“Bir günlüğüne açlığını benimle paylaş.”
Tam o gün, grubun YouTube ve Spotify’daki içerikleri erişime kapatıldı. Şarkıları, taleplerle birlikte susturulmak istendi. Ama Grup Yorum’un müziği, yalnızca sesle değil, bellekte çalar.
Avukat Güçlü Sevimli: “Bu açık bir sansürdür”
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Güçlü Sevimli, Grup Yorum’a yönelik bu erişim engellerini değerlendirdiği açıklamasında, uygulamanın hem ulusal hem uluslararası hukuk açısından açıkça ihlal olduğunu belirtti.
Sevimli’nin açıklamasını bianet’e yaptı:
“Grup Yorum’a yönelik baskılar 2016’dan bu yana sistematik şekilde arttı. Bugün artık doğrudan müziklerine müdahale ediliyor. Şarkılarının kaldırılması, mahkeme kararı olmaksızın yayından silinmesi, Anayasa’nın 26. ve 27. maddelerine açıkça aykırıdır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ifade özgürlüğünü korur. Bu da ihlal ediliyor. Yani bu sansür hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırıdır.”
Sevimli, aynı zamanda bu sansürün bir telif engeli değil, siyasal bir “imha stratejisi” olduğuna da dikkat çekti:
“Bir sanat grubunun milyonları bir araya getirmesi sadece kültürel değil, siyasal bir etki yaratır. İktidar, Grup Yorum’un sadece üyelerini değil, şarkılarını da susturmaya çalışıyor. Bu çok yönlü bir saldırı.”
Susturulamayan Bellek
Bugün, YouTube’da “Haklıyız Kazanacağız” şarkısı çıkmıyor olabilir.
Spotify’da “Cemo”ya ulaşılamıyor olabilir.
Ama Grup Yorum dinleyicisi bilir:
Bu bir ses değil, bir bellektir.
Ve belleği susturamazsınız.
Türküler susmaz, halaylar sürer.
Grup Yorum’un konseri yasaklandığında insanlar sokakta halay çekti.
Kasetleri toplatıldığında şarkılar kulaktan kulağa ezberlendi.
Videolar silindiğinde insanlar kendi kanallarında tekrar yükledi.
Çünkü bu müzik sadece eğlence değil, isyandır.
Çünkü bu ezgi, bir halkın kendini yeniden anlatma biçimidir.
Bu sansür yalnızca Grup Yorum’a değil; işçi marşlarına, grev direnişlerine, Kürtçe ağıtlara, Alevi deyişlerine, muhalif belleğe yöneliktir. Savunmak sadece sanat hakkı değil, tarihsel sorumluluktur.