İrem KABATAŞ
Çağrının ana hatları şöyleydi:
PKK’nin kuruluş sürecini ve tarihsel bağlamını değerlendirerek, örgütün ideolojik ve stratejik olarak kendini feshetmesi gerektiğini belirtti.
Türk-Kürt ittifakının tarih boyunca süregeldiğini ve bu bağlamda yeni bir demokratik sürecin oluşturulması gerektiğini vurguladı.
PKK’nin silah bırakmasının, demokratik siyasetin önünü açacağını ifade etti.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye’de demokratikleşmenin kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu dile getirdi.
Devletin de bu sürece uygun adımlar atarak demokratik hakları genişletmesi gerektiğini belirtti.
Öcalan’ın çağrısına verilen tepkilerden bazıları:
Anti Emperyalist Cephe: “PKK’nin Kendini Tasfiyesi, Kürt Halkına İhanettir”
Anti Emperyalist Cephe yaptığı açıklamada, PKK’nin kendini feshetme kararını Kürt halkının mücadelesine ihanet olarak değerlendirdi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"PKK’nin tasfiyesi emperyalizmin projesidir. Bu süreç, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçasıdır. PKK’nin kendini feshettiğini söylediği günlerde Türkiye faşizmi, devrimci ve demokratik kişi ve örgütlere karşı operasyonlar düzenliyordu. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de demokratik siyaset yolu yoktur. Kürt halkının gördüğü ulusal baskıda hiçbir değişiklik yoktur."
Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:
"PKK'nin tasfiyesinin asıl nedeni, ABD'nin bölgedeki planlarının bir ayağı olmasıdır. Hem Türkiye hem de YPG, ABD'nin emir kuludur ve emperyalizme hizmet etmektedir. İsrail yıpranmış meşruiyetinin yerine Kürtleri yeni bir mağdur halk olarak pazarlamak istiyor. PKK'nin silah bırakması, emperyalizmin Ortadoğu'daki hegemonyasının devamı için stratejik bir hamledir."
Açıklama, halkların emperyalizme karşı mücadelesini vurgulayan şu sözlerle sonlandırıldı:
"Türkiye halklarının sosyalizmden ve devrimden başka alternatifi yoktur. Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaş yürüten Marksist-Leninist hareketler, halkların kurtuluşuna olan inanç ve umudun en büyük kanıtıdır. Emperyalizm, Ortadoğu’dan kovulana kadar, halkların direniş ve mücadelesini desteklemek her anti-emperyalistin görevidir. Ya emperyalizme karşı savaşılacaktır ya da emperyalizme teslim olunacaktır. Ara yol yoktur!"
Partizan: “Bu Süreç, Ortadoğu’daki Büyük Güç Dengelerinin Bir Parçasıdır”
Partizan, sürecin yalnızca Türkiye ile ilgili olmadığını ve bölgesel bir stratejinin parçası olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:
"PKK’nin kendini feshetmesi, Ortadoğu’da yaşanacak yeni altüst oluşların bir parçasıdır. İsrail’in Gazze’ye ve Lübnan’a yönelik saldırıları, Suriye’deki gelişmeler ve BOP çerçevesinde yürütülen planlar doğrultusunda bu süreç organize edilmiştir. Türkiye’nin Suriye’deki Kürt güçlerinden rahatsız olmaması için, önce PKK’nin kendini feshettiğini açıklaması istenmiştir."
Açıklamada, PKK’nin silah bırakmasının esas olarak bölgedeki güç dengeleriyle ilgili olduğu vurgulandı:
"Mazlum Abdi’nin ‘Bu çağrı sadece PKK gerillalarına yöneliktir, bizim bölgemiz için değildir’ açıklaması, sürecin esas olarak Suriye’deki gelişmelere bağlı olduğunu göstermektedir. Türkiye ve YPG ortak hareket edecek mi? Belki açıktan olmasa bile, HTŞ ve Suriye devleti aracılığıyla bir ortak nokta yakalanabilir. Şu bir gerçek ki hem Türkiye hem de YPG, ABD'nin emir kuludur. İkisi de ABD'ye hizmet etmektedir."
MLKP: “Öcalan’ın Çağrısındaki Ulusal Demokratik Talepleri Destekliyoruz”
Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP), Öcalan’ın çağrısına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"MLKP olarak, Kürt halkının ulusal özgürlük, eşitlik ve ulusal birlik hakkının vazgeçilmezliği görüşümüzü sımsıkı koruyarak, ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’yla hedeflenen ulusal demokratik talepleri desteklediğimizi ilan ediyoruz."
Açıklamada ayrıca şu vurgu yapıldı:
"Kürt ve Türk halklarından, Arap, Çerkes, Ermeni, Rum, Boşnak, Pomak, Süryani, Keldani, Arnavut, Roman, Laz, Gürcü ve Azeri ulusal topluluklarından, Müslüman, Hristiyan, Yahudi dinlerinden, Alevi ve Ezidi inanışlarından ezilen milyonları faşist sömürgeci Tayyip Erdoğan yönetiminin derhal ateşkes ilan etmesi, Abdullah Öcalan’ı ve politik tutsakları serbest bırakması, sömürgeci saldırıları durdurması, Rojava ve Başûr işgallerine son vermesi, Kürt ulusal varlığını ve anadilde eğitim hakkını anayasal ve yasal biçimde kabul etmesi, faşist sömürgeci ‘Terörle Mücadele Kanunu’nu yürürlükten kaldırması talepleri için birleşik mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz."
KKP: “Öcalan’ın Çağrısı Barış İçin Bir Adım Olabilir Ancak Ulusal Haklardan Vazgeçilemez”
Kürdistan Komünist Partisi (KKP), çağrının Kürt halkının mücadelesinin barışçıl bir çözüm sürecine evrilebilmesi için bir fırsat olabileceğini ancak ulusal hakların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.
"Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin yanıtı, Kürt/Kürdistan meselesinin barışçıl demokratik çözümünün önünü açmıştır. Devletin ‘silahın basıncı altında Kürt meselesine dair adım atamam’ gerekçesi artık kalmamıştır. Ancak Kürtler de bir millettir ve her millet gibi kendi kendini federal, özerklik veya bağımsız yönetme hakkına sahiptir."
KKP, yeni anayasada Kürtlerin millet olarak tanınması, anadilde eğitimin yasal güvenceye alınması ve siyasi tutsakların serbest bırakılması gerektiğini belirterek şu talepleri sıraladı:
Kürtlerin yeni anayasada millet olarak tanınması, ilkokuldan üniversiteye anadilde eğitim, Kürtçenin, Türkçenin yanı sıra ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi, siyasi tutsakların şartsız serbest bırakılması, Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile dostluk ilişkisinin geliştirilmesi.
TKP/ML: “Faşist Diktatörlüğün Demokratikleşmesi Bir Ütopyadır”
TKP/ML Merkez Komitesi, Öcalan’ın çağrısını değerlendirdiği açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
"Faşist TC, 1993’den bugüne Kürt Hareketi ile barış ve uzlaşma için masaya oturduğu her dönem saldırganlığın dozunu artırmış, demokratik haklara ve legal siyasete yönelik baskıları artırmıştır. Kürt ulusunun inkarı ve baskı altına alınması faşist diktatörlüğün temel politikası olmaya devam etmektedir."
Açıklamada, Öcalan’ın çağrısında ulusal sorunun çözümü konusunda idealist ve hatalı yaklaşımlar bulunduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Ulusal sorunun çözümü, Özgürce Ayrılma Hakkı'nın tanınmasından geçer. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı, milliyetçilik değil, temel bir haktır. Faşist TC'nin demokratikleşmesi bir ütopyadır. Türk egemen sınıflarının barış çağrıları geçmişte olduğu gibi Kürt ulusal hareketini tasfiye etmeye yöneliktir. Devrimci mücadele dışında bir çözüm yolu yoktur."
TKP/ML açıklamasında, Kürt ulusunun kurtuluşunun ancak Demokratik Halk Devrimi ve Halk Savaşı stratejisi ile mümkün olacağı vurgulandı.