YAZARLAR

Tümü

“Yapma” dediler yaptım, “yazma” dediler yazdım: Basın özgürlüğü, sürgün ve direniş

(15 Saat, 32 Dakika önce)
Dünya genelinde gazeteciler her gün, haber yapmak ve halkı bilgilendirmek adına büyük bir bedel ödüyor. Birçok ülke, özgür basını susturmak için çeşitli baskılar uyguluyor. Gözaltılar, tutuklamalar, tehditler, fiziksel saldırılar ve hatta cinayetler… Basın özgürlüğü, yalnızca basın mensuplarının haklarını değil, aynı zamanda toplumların özgürlüklerini de tehdit eden bir kavram haline geliyor. Türkiye’de, Orta Doğu’da, Asya’da ve dünyanın dört bir yanında gazetecilerin yaşamları ve meslekleri, devletin, toplumun ve hatta diğer güç odaklarının baskılarıyla şekilleniyor.

Mehmet Murat YILDIRIM

 

Ancak tüm bu baskılara rağmen, gazeteciler, korku ve tehditlere rağmen doğruyu aramaya, habercilik yapmaya devam ediyorlar. Ve işte bu direnişin öykülerinden biri de benimkisi.

 

Gazetecilik serüvenim yaklaşık 15 yıl önce, üniversite yıllarımda başladı. Turizm öğrencisiydim ama kalbim gazetecilikteydi. Kütahya’da yerel gazetelerde, öğrenci yayınlarında yazdım. Hevesim, kalemimden taşan kelimelerle muhafazakâr ve ırkçı çevrelerin baskısıyla erkenden tanıştırdı beni.

 

Sonra memleketim Batman’a geldim. Batman Sokak Gazetesi’ni kurdum. O dönem Hasankeyf’in sular altında kalma tehdidi vardı. Yazdım, imza kampanyaları düzenledim. Kolluk kuvvetlerinin ve valiliğin baskısıyla karşılaştım. Kürt meselesine dair yaptığım haberlerde ilk kez biber gazı, ilk kez gözaltıyla tanıştım. Ama yılmadım.

 

Kuşadası’nda Ada Sokak Gazetesi’ni kurdum. HDP’nin kuruluş süreciyle paralel bir dönemdi. HDP ilçe örgütüyle birlikte büyüttük gazeteyi. Halkların Demokratik Bülteni’ni hazırladım. Yerel seçimlerde basın danışmanlığı yaptım. Ve yine polis baskısı, yine soruşturmalar... 2016’da bir "Şafak Operasyonu" düzenlendi evime. İsmim soruşturmalarda geçti. Yazdığım her satırla daha çok hedef oluyordum.

 

Ulusal basına adım attım. Demokrat Haber ve Evrensel Gazetesi için çevre, siyaset ve hak haberciliği yaptım. Sesi olmayanlara ses oldum. Fakat bu haberler de bana tehdit olarak döndü. Bunun üzerine Özgür Yurttaş Haber adını verdiğim dijital gazeteyi kurdum. Kendi platformumda özgürce haber yapmak istedim. Ama özgürlük ağır bir bedelle geldi. Ülkemi terk etmek zorunda kaldım.

 

Bugün İsviçre’deyim. Özgür Yurttaş Haber’in haber müdürlüğünü burada sürdürüyorum. Ayrıca farklı yayınlara da haber ve yazı yazıyorum. Artık evet, kapımı çalan bir polis yok. Sabah gözaltına alınmaktan korkmuyorum. Cezaevi gibi bir kaygım yok. Ama iki yıldır oturum alamadım. Bu yüzden İsviçre’den çıkamıyor, başka ülkelere geçip haber yapamıyorum. Ver geri gönderilmekten çekiniyorum. Özgürlüğüm yine sınırlı.

 

Ben hikâyede yalnız değilim. Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında binlerce gazeteci baskı altında. Cezaevlerinde tutulan arkadaşlarımız var. Kamerasıyla gerçeğin peşinde koşarken katledilen meslektaşlarımız var.

 

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Bu bir kutlama değil, bir hatırlatma günü. Basın özgürlüğü bir toplumun aynasıdır. O aynaya baktığımızda sadece sansürü değil, suskunluğu, korkuyu, sürgünü, mezarı da görüyoruz.

 

“Yapma, yazma, sus” dediler. Yazdım. Yazıyorum. Yazmaya devam edeceğim. Çünkü gerçekler susturuldukça, gazeteciler daha yüksek sesle konuşmak zorundadır.


İSTANBUL
EURO
43.4960
DOLAR
38.3695
ARŞİV