Özgür Yurttaş Haber – Sinan Cantürk
Sokaktan Devrime: Bir Hayat Hikâyesi
Altan Açıkdilli, yaşamını "fırtınalı" olarak tanımlıyor. Çocukluk yıllarından itibaren sokakta büyümüş, genç yaşta sosyalist harekete katılmış. Bir yanda üniversite mezunu bir entelektüel, diğer yanda sokak kültürünü ve isyanını muhafaza eden bir karakter olduğunu söylüyor. Kendi ifadesiyle “yarı serseri” yönüyle hiçbir zaman düzene tam olarak entegre olmamış.
Kapitalist bir şirkette üst düzey yöneticiyken, her şeyi bırakıp devrimci mücadeleye katılması ise onun karakterinin en net özetlerinden biri: “Ben Ferrari’sini satana değil, yakana bilge derim.”
Kurucu Roller ve Yürütülen Mücadeleler
Açıkdilli, Aka-Der’in Genel Başkanlığı, HDK kurucu meclis üyeliği gibi pek çok kritik görevde yer aldı. Halkların Dostluğu Girişimi içinde aktif olarak görev aldı, “Halkların Anayasası” sürecinin önemli aktörlerinden biri oldu. HDK’nin birinci kongresinin düzenlenmesinde başrol oynayan Açıkdilli, aynı zamanda genel meclis üyesi olarak seçildi.
Tüm bu görevlerin ortak noktası, onun halkların birliğini ve ezilenlerin sesi olma arzusunu taşımasıydı. Süryanilerden Pomaklara, Alevilerden Çingenelere kadar birçok halkla temas eden çalışmalarda öncü rol üstlendi.
2015 Seçimleri ve HDP Deneyimi
2015 seçimlerinde Kaldıraç’ın önerisiyle HDP’den aday olan Açıkdilli, seçilemeyecek sıradan aday gösterildi. Buna rağmen etkili bir ajitasyon ve propaganda çalışması yürüttü. Kasım seçimlerinde aday olması istendi fakat partinin, önceki çalışmaları için kendisine ve bağlı olduğu yapıya teşekkür etmemesi nedeniyle kendi kararıyla aday olmayı reddetti.
Sokakta Mikrofon, Evde Kalem, Pazarda Tezgâh
Bugün örgütsüz olduğunu belirten Açıkdilli, mücadelenin dışında olmadığını vurguluyor. Yazıları Sonhaber.ch’de yayımlanıyor, aynı sitede haftalık analiz programı yapıyor. Hayatını ise pazarcılık yaparak sürdürüyor. Bu çok yönlülük, onun bir yandan devrimci mücadeleye katkı sunarken, diğer yandan ayakta kalma çabasının da yansıması.
Bölgesel Savaşlar ve Kürt Meselesi Üzerine
Güncel bölgesel gelişmeleri, özellikle Ukrayna, Suriye ve İran merkezli savaş hazırlıklarını dikkatle takip eden Açıkdilli, bu süreci küresel kapitalizmin derinleşen krizine bağlıyor. NATO’nun Rusya ve Çin karşısında yeni cepheler açtığını, bunlardan birinin de Ortadoğu olduğunu vurguluyor.
Kürt meselesine dair tespitleri ise oldukça çarpıcı: Kürtlerin bölgede ciddi bir aktör olduğunu, ancak emperyal güçlerin bu gücü kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek istediğini söylüyor. Kamışlı’da yapılan Kürt konferansını bu bağlamda değerlendiriyor ve şu uyarıyı yapıyor: “Egemenlerin her planının sonunda Kürtler için bir ölüm senaryosu var.”
Türkiye Siyasetinde Gerilim ve Kayyum Politikaları
İç siyasette yaşanan kayyum atamalarını ve otoriterleşmeyi sadece yerel rant hesapları olarak değil, yaklaşan bölgesel savaşın siyasi ve ekonomik gereklilikleri olarak da okumak gerektiğini savunuyor. Hatay Belediyesi’nin ÖSO’ya sağladığı lojistik desteği hatırlatarak, yerel yönetimlerin savaş politikaları içinde nasıl araçsallaştırıldığını örneklendiriyor.
"Direniş Her Yerde"
Altan Açıkdilli, bugün belki mecliste ya da büyük kitle örgütlerinde değil. Ama yazıyor, konuşuyor, pazar tezgâhında direnişini sürdürüyor. Onun için devrim, hayatın her alanında yaşanması gereken bir gerçeklik. Direniş, sadece barikatta değil, aynı zamanda mikrofonun ucunda, kalemin ucunda, hatta tezgâhın arkasında da mümkün.