İrem KABATAŞ
Kampanya, “Amazon Ödesin”(Make Amazon Pay) adıyla dünya çapında bir çağrıya dönüştü. Eylemciler, Amazon’un işçilerine adil maaş ödemesini, sendikal haklara saygı göstermesini, çevresel sürdürülebilirlik hedefleri koymasını ve vergi yükümlülüklerinden kaçmamasını talep ediyor.
"Sadece Kar Değil, Haklar Önemli"
Almanya’da Dortmund, Leipzig ve daha birçok şehirde binlerce işçi greve giderken, İngiltere’nin başkenti Londra’da Amazon’un merkez ofisi önünde kalabalık bir yürüyüş planlanıyor. Talepler açık: Daha adil bir ekonomi, güvenli iş koşulları ve çevremizi koruyacak bir şirket politikası.
Türkiye’de ise eylemlerin İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde gerçekleşmesi bekleniyor. Özellikle pandemi sonrası artan ekonomik zorluklarla boğuşan işçiler, bu tür dayanışma eylemlerini önemli bir araç olarak görüyor.
UNI Global Union Genel Sekreteri Christy Hoffman’ın açıklaması ise durumu özetliyor: “Amazon’un kâr için verdiği mücadele, işçileri ve çevremizi gözden çıkarıyor. Ama çalışanların talepleri durdurulamaz. Daha adil bir gelecek için birlikte hareket ediyoruz.”
Amazon cephesinden ise oldukça aşina olduğumuz bir savunma geliyor: “Çalışanlarımıza sağladığımız olanaklarla gurur duyuyoruz, ayrıca yenilenebilir enerji yatırımlarında dünya lideriyiz.” Ancak bu açıklama, şirketin karbon emisyonlarının son yıllarda %34,5 artmış olduğu gerçeğini gölgede bırakmaya yetmiyor.
Ve ben Amazon işçilerinin hak mücadelesinin, dünya genelinde uzun zamandır işçiler arasında görülmeyen kitlesel bir direnişe dönüşmüş durumda olduğunu düşünüyorum. Black Friday yalnızca bir başlangıç; bu hareketin dalgaları, daha adil bir dünya için yükselmeye devam edecek. Mesele sadece paketlerin ulaşması değil; o paketleri ulaştıran ellerin hakkını alması.