Mehmet Murat YILDIRIM
13 Mayıs 2014’te Türkiye, tarihinin en büyük işçi katliamlarından biri yaşandı. Ama iktidar sarsılmadı. O gün ülke yasa boğulurken, dönemin başbakanı AKP’li Erdoğan, “fıtrat” dedi, kader dedi, ölümle yaşam arasında sıkışmış yüzlerce ailenin acısını küçümsedi.
Facianın üzerinden 11 yıl geçti. Hâlâ adalet yok. Hâlâ gerçek sorumlular yargılanmadı. Hâlâ Soma’da bir avuç kömür için bir ömür tüketenlerin hesabı verilmedi.
“Bunlar Olağan Şeyler” Diyen Bir Zihniyet
Erdoğan’ın o meşhur sözünü unutmadık:
“Bu işin fıtratında bu var.”
Hayır. Bir madende çalışan 301 işçinin aynı anda karbonmonoksitle boğularak can vermesi ne kaderdir, ne fıtrattır. Bu olsa olsa denetimsizliktir, göz yumulmuş ihmaldir, kar hırsıdır, taşeron cehennemidir. Bu, devletin asli görevini terk edip, işçiyi şirketlerin insafına bırakmasının sonucudur.
AKP o dönemde de, bugün de işçiden yana olmadı. Soma’da ölümü normalleştirenler, İliç’te toprağa gömülen madenciler karşısında da aynı kayıtsızlığı gösterdi. Çünkü bu düzenin sahibi sermayedir, inşaat patronudur, maden baronudur. Emekçinin hakkı, bu iktidarın gözünde yalnızca bir maliyet kalemidir.
Her şey göz göre göre geldi
Soma faciasından sadece birkaç hafta önce CHP’nin verdiği, Soma’daki madenlerin denetlenmesi için yapılan meclis araştırma önergesi AKP oylarıyla reddedildi. Yani devlet bu ölümleri önleyebilirdi. Ama tercih etmedi. Denetlemek yerine seyirci kaldı. Göstermelik cezalarla süreci kapattı. Şirket yöneticileri birkaç yıl yattı, bazıları serbest kaldı. 301 can ise toprağın altında kaldı.
AKP döneminde emekçinin canı değersizdi
Sadece Soma değil. AKP iktidarı boyunca Zonguldak’ta, Şırnak’ta, Ermenek’te, Elbistan’da sayısız maden faciası yaşandı. İnşaatlarda işçiler gökten düşer gibi düştü, tersanelerde insanlar denize gömüldü. Çalışırken ölmek, bu iktidarın işçiye biçtiği kader oldu.
Çünkü AKP için “büyüme” işçinin sırtından geçer, “istihdam” güvencesizlikle olur, “yatırım” ise denetimsizlikle hızlanır.
Ve her seferinde aynı tablo: Devlet yok. Denetim yok. Sorumluluk yok. Ama “kader” var, “tevekkül” var. Her şey var da, adalet yok.
Bu hesap er geç sorulacak
Soma, sadece bir facia değil. Soma, bu düzenin, bu iktidarın işçiye bakışının resmidir. Emekçinin kanıyla büyüyen bir ekonomi modelinin ifşasıdır. O yüzden “unutmadık” demek yetmez. Bu cinayet zincirinin hesabı sorulmadıkça, bir yenisi hep kapıdadır.
Soma’nın hesabı hâlâ verilmedi. Ama bu düzen değişmeden, hiçbir emekçi güvende olmayacak. O yüzden tekrar tekrar söylüyoruz;
Bu bir fıtrat değildi. Bu bir cinayetti!